İman (İman), bir Müslümanın kimliğinin temelidir. Görülmeyene inanmayı ve Allah’ın iradesine teslim olmayı içerir. İslam'da iman yalnızca bir duygu değil, gerçeğe inanmayı, onu açıklamayı ve ona göre hareket etmeyi amaçlayan bilinçli bir taahhüttür. Kuran ve Hadis, imanı altı temel ilke ile tanımlar; bunlar İmanın Esasları olarak bilinir ve her Müslüman’ın inanç olarak kabul etmesi gerekir.
Allah'a inanmak, imanın temel taşıdır. Müslümanlar Allah’ın tek ve eşi benzeri olmayan Tanrı olduğuna inanır — O, sonsuz, mutlak kudret sahibi, merhametli ve tamamen benzersizdir. O’nun hiçbir ortağı, çocuğu yoktur ve hiçbir şey O'na eşdeğer değildir.
"De ki: O Allah, tektir. Allah, ebedi sığınak. O ne doğurur, ne de doğurulmuştur, O'na hiçbir şey benzer değildir." 112:1-4
Bu inanç, Allah'ın rabliği, isimleri, sıfatları ve O'nun yaratıklar ve kader üzerinde sahip olduğu tam egemenlik ile kabul edilmesini içerir.
Müslümanlar, Allah'a itaatkar olan ve O'nun emirlerini yerine getiren, ışıktan yaratılmış meleklerin varlığına inanır. Melekler, amelleri kaydeder, vahyi getirir, ruhları alır ve sürekli olarak Allah'ı yüceltir. Öne çıkan melekler arasında Cebrail (Gabriel), Mikail, İsrafil ve Azrail (Ölüm Meleği) bulunur.
"Onlar, Allah’ın kendilerine neyi emrettiğinde asla itaatsizlik etmezler, sadece kendilerine emredilen şeyi yaparlar." 66:6
Müslümanlar, Allah'ın insanları doğru yola iletmek için kutsal kitaplar indirdiğine inanır. Bunlar arasında Tevrat (Tavra), Zebur (Psalmlar), İncil (İncil) ve Kur'an yer alır. Kur'an, insanlığa son ve korunmuş vahiydir ve Hz. Muhammed'e (sav) gönderilmiştir.
"Şüphesiz biz Kur’an’ı indirdik ve şüphesiz biz onun koruyucusuyuz." 15:9
İlahi kitaplara inanmak, onların aslında Allah’tan geldiğini kabul etmeyi ve Kur’an’ı son ve tam rehber olarak kabul etmeyi içerir.
Peygamberler, insanları doğru yola yönlendirmek için seçilen kişilerdir. Müslümanlar, Kur’an’da bahsedilen tüm peygamberlere inanır; bunlar arasında Adem, Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (sav) bulunur. Hz. Muhammed (sav) son peygamberdir ve ondan sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir.
"Şüphesiz biz seni [Ey Muhammed] bir şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik." 48:8
Müslümanlar tüm peygamberlere eşit derecede saygı duyar ve onları severler ve son peygamber Hz. Muhammed’in (sav) örneğini hem inanç hem de amelde takip ederler.
Bu ilke, ölümden sonra yaşamın devam ettiğini ve tüm insanların Allah’ın yargısına karşı diriltileceğini belirtir. Her bir amelin hesabı sorulacak ve insanlar, yaptıkları işlere göre ödüllendirilecek ya da cezalandırılacaktır; ya Cennet’te (Cennet) ya da Cehennem’de (Cehennem).
"Her nefis ölümü tadacaktır ve siz ancak Diriliş Günü'nde tam karşılığınızı alacaksınız." 3:185
Kader’e inanmak, her şeyin Allah’ın iradesi ve bilgisiyle gerçekleştiğini kabul etmek anlamına gelir. Bu, iyi ve kötü deneyimleri içerir. Bu, özgür iradeyi reddetmez, ancak Allah’ın bilgisi her şeyin geçmişte, şu anda ve gelecekteki her şeyi kapsar.
"Şüphesiz her şeyi biz takdirle yarattık." 54:49
Bu inanç kalbe huzur getirir, hayatın zorluklarına sabırla yaklaşmaya yardımcı olur ve Allah’a güvenerek sorumluluk almayı teşvik eder.
İslam’da İman yalnızca kalpte bir inanç değil, aynı zamanda dilde dile getirilmesi ve organlarla yerine getirilmesidir. Gerçek iman, ibadet, ahlak ve Allah’a itaatle kendini gösterir. İman, salih amellerle artar ve günahlarla azalır; bu nedenle Müslümanlar imanlarını sürekli olarak yenilemeye ve güçlendirmeye teşvik edilir.
"Gerçek müminler, Allah anıldığında kalpleri titreyenlerdir... ve yalnızca Rablerine güvenerler." 8:2
İman, kalbi yönlendiren ışıktır, iyiliği teşvik eden güçtür ve bir müminin zorluklar karşısında sabırlı kalmasını sağlayan bağdır. Altı iman esası, İslam’ın dünya görüşünü tanımlar ve Müslümanları Yaratıcılarıyla, kaderleriyle ve yaşam amaçlarıyla bağlar. İmanı güçlendirmek, bilgi, ibadet ve Allah’a güvenle yapılan bir yaşam boyu yolculuktur.
Samimi bir iman ile bir Müslüman, bu dünyada huzur bulur ve ahiret için umut taşır.